TÜYLER ÜRPERTEN PSİKOLOJİK DENEYLER

Psikoloji tarihinin kara sayfalarında yer alan ve sonucunda telafi edilemeyecek hasarlara veya intiharlara yol açan deneyler hiçbir ahlaki ve hukuki kurallarla bağdaşmayacak biçimde gerçekleştirilmiştir. Hayvanların ve insanların hayatına mal olan bu deneyler ve “bu kadar da olmaz” dedirten sonuçlara sebep olmuştur. Bu deneylerden bazılarını ve sonuçlarını sizin için derledik:

David Reimer Deneyi: Psikolog John Money’in “Cinsiyet kimliği doğuştan değil çevre tarafından şekillenir” iddiası 1966 yılında David adında bir çocuğun hayatına mal olmuştur. 8 aylıkken yapılan sünnet sonucu penisini kaybeden David’in ailesine psikolog telkinde bulunarak David’in cinsiyetinin değiştirilmesini sağlandı. Aile David’in denek olmasını kabul etyi ve cerrahi operasyon ile vajina ve hormon verilen yeni ismiyle Brenda’ya durumu 14 yaşındayken açıklandı. Brenda’nın intiharı ile sonuçlanan bu deney psikolojik deneylerin fiyaskoları arasında yer aldı.

Üçüncü Dalga Deneyi: Psikolog Milgram’ın etkisinin açıkça görüldüğü “üçüncü dalga” deneyi 1967 yılında gerçekleştirildi. Faşizmin demokratik toplumlardaki etkisinin ne boyutta olabileceğinin araştırıldığı çalışmada denek olarak lise öğrencileri kullanıldı. Saygınlığı yüksek yapay bir sisteme dâhil edilen öğrencilerin son derece hızlı öğrendiklerinin yanısıra, sınıf arkadaşlarına karşı küçümseyici ve hor görücü davranışlarda bulundukları tespit edildi. Durumun ileri bir boyuta gitmesiyle ve çocukların okul dışında da bu davranışları sürdürmesi üzrine deneye henüz 4. gününde sona verildi!

Stanford Hapishane Deneyi: İnsanların toplumsal rollere uyumu test etmek amacıyla 1971 yılında üniversite öğrencilerinden oluşan bir grup araştırma ortamı olarak hazırlanmış yapay hapishaneye yerleştirildi… Deney grubunun bir kısmı mahkûm, diğerleri gardiyan oldular. Deneyin sonucunda gardiyan rolündeki öğrenciler acımasız gardiyana, mahkûm rolündeki öğrenciler özgüvenlerini kaybederek birer korkağa dönüştüler. Hapishanede yaşanan vahşet artınca deneye son verildi.

Çaresizlik Kuyusu Deneyi: Sevgi hayatımızın en önemli parçasıdır ancak Psikolog Harry Harlow’daki gibi takıntılı duruma gelmedikçe. 1970’li yıllarda psikoloğumuz sevginin hayatımızdaki önemini ölçmek amacıyla maymunlar üzerinde ahlaki ve hukuki olmayan bir deney geçekleştirdi. Dış ortamdan tamamen ayrıştırılmış, kendisinin “çaresizlik kuyusu” adını verdiği düzeneklerden oluşan bir alan kurdu. İçine koyduğu maymunlar bir süre sonra çıldırarak kendilerini açlıkla ölüme terk ettiler.

Şizofreni’de İlaç-sız Tedavi Denemesi: 1983 yılında ilaç tedavisi gören şizofreni hastalarından oluşan bir gruba ilaç bıraktırılarak tedavi edilmelerini ön görülüyordu. Fakat sonuçlar hiç de tahmin edildiği gibi olmadı. Tony LaMadrid adındaki hasta tedavi denemesinden bir süre sonra uygulamanın yapıldığı Kaliforniya Üniversite’sinin çatısından atlayarak intihar etti.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.