BAŞARI YOLUNDA ROTAMIZ: HEDEFLER

Başarı Yolunda Rotamız: “Hedefler”

Selda KANBUR
PDR 4. sınıf öğrencisi

“İnsan inandığıdır. ” demiş Anton Çehov.

undefinedİnsan gerçekten inandığı mıdır? Yoksa daha önceden sınırları belirlenmiş doğum ve ölüm çizgisi üzerinde ilerleyen bir canlı mıdır? İnsan hayal ettiği, inandığı her şeyi başarabilir mi?


Herkesin bu sorulara yanıtları farklı olacaktır. Çünkü hepimizi diğer canlılardan ve birbirimizden ayıran çok önemli iki özelliğimiz var: ilki aklımız, diğeri hür irademiz. İşte yarattığımız çok seslilik bu yüzden. Aklımız ve ucu bucağı olmayan hayal gücümüz var. Dünya üzerine gelişimizden ölümümüze kadar bir çok şey üretip, yenilikler yapabiliyoruz. 100 yıl önce yok artık canım bu kadar da olmaz denilen şeyler artık hayal değil. Gün geçtikçe daha da yenilenerek devam ediyoruz. Fakat tüm bunlar nasıl oluyor diye hiç düşündünüz mü “Yapamazsın! ” , “Başaramazsın!” “İnsanın gücü bu kadarına da yeter mi?” diyenlere inat, başaran insanların nasıl bu başarıları elde ettiklerini?


Bu duruma şöyle bir hikaye anlatarak açıklık getirmek istiyorum. Bu hikaye ‘Başarı Yolunda Gemileri Yakan’ Tarık bin Ziyad‘ ın hikayesi.

Hedefe Giden Yolda Gemileri Yakmak:

Tarık bin Ziyad, 19 Temmuz 711’de, 12 bin kişilik ordusuyla İspanya’ya geçti. Askerlerini indirdikten sonra, bütün gemileri ateşe verip yaktırdı. Bu arada İspanya Kralı Rodrik’in 100 bin kişilik ordusuyla üzerine geldiğinin haberini aldı. Askerlerine şu tarihi sözleri söyledi: “Arkanızda düşman gibi deniz, önünüzde deniz gibi düşman. Nereye kaçacaksınız? Vallahi sizin için ancak sadakat ve sabır kalmıştır. Düşmanın silahı, teçhizatı ve erzakı boldur. Sizin silah olarak ancak kılıçlarınız, erzak olarak da düşmanın elinden sahip olabileceğiniz vardır. “

undefinedTarık bin Ziyad, düşman asker sayısının kendi ordusundan sekiz kattan fazla olduğu bu savaşı, kesin bir zaferle kazanarak Endülüs Emevileri’nin temelini atmıştır.

Girişte yer verdiğim Anton Çehov’un sözü bu hikayenin ana fikrini çok güzel açıklıyor aslında. “İnsan inandığıdır.” Eğer Tarık bin Ziyad ve ordusu inanmasalardı bu zaferi asla kazanamazlardı. Tarık bin Ziyad inandı. Askerlerinin de inanması için her şeyi yaptı, yani gemileri yaktı!

Bizler de bir başarı elde etmek istiyorsak, ilk olarak inanmalıyız. İnanmalıyız da neye, kime? diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Tabii ki kendinize. İnsanın ölçüsü yalnızca insandır. Yapabiliceklerimizin sınırlarını aslında kendimiz koyuyoruz. Sınırları, imkansızlıkları yaratan da yine bizleriz. Eğer inanırsak başarabiliriz.
Tamam kendimize inandık. Başaracağımıza da inancımız tam. Şimdi ne yapacağız?

“İnancınız potansiyelinizi belirler. İnanç, sizi inanılmaz derecede enerjik ve güçlü yapar. Zihnimizde başaracağımız şeylerin resmini görürüz.” diyor Roz Townsend.

Önce İnan Sonra Zihninde Resmet:

İnandığımız şeyi hayal etmek bize başarma enerjisi verir. Hayallerini kurduğumuz, gözümüzde başardığımız anı resmettiğimiz şeylerin olmasını daha da çok isteriz. Bu bizi güdüleyen en temel güç oluverir. Bir düşünün bakalım gece yatmadan önce nelerin olmasına dair hayaller kuruyorsunuz. Sadece gece olmak zorunda değil çoğumuz gündüz düşlerini çok severiz. Otobüste yolculuk yaparken yolun nasıl geçtiğini anlamadığımızda, bir kitapta okumuş olduğunuz sayfayı ne zaman atladığınızı anlamayıp tekrar tekrar okumaya başladığınızda veya dinlediğimiz şarkıların nasıl sonuna geldiğimizi anlamadığımız zamanlarda çoğunlukla gündüz düşleri görüyoruzdur. Bu düşlerde başarmak istediğimiz şeyleri resmedersek başarma enerjimiz hep yüksek olur.
İnandık, başarmak istediklerimizi hayal ettik ve zihnimizde resmettik. Başarmaya adım adım yaklaşırken başarıya ulaşma yolunda geriye sadece rotamızı belirlemek kaldı. Yani hedeflerimizi!

Başarı Yolunda İlk Adım : Hedef Belirleme

Hedefini belirleyen kişi zihninde resmettiği başarıya ulaşmak için yolunu çizmiş demektir. O yolda neler yapacağını, ne gibi güçlüklerle karşılaşacağını, ne kadar zaman harcayacağını ve sonucunda ne elde edeceğini bilir.

Hedefi olmayan insan ise rotası belli olmayan bir gemiye benzer. Rüzgar eserse ilerler nereye gittiğini bilmeden süzülür deryada. Yoluna çıkacak sarp kayalıklara, buz dağlarına hazırlıksızdır. Yolda bir fırtınaya tutulsa ne yapacağını şaşırır. Hedefi olan ise o yolunu kaybetmiş fırtınalarla boğuşup, rüzgara bel bağlarken; gideceği yere çoktan varmıştır bile. Hedef belirlemek bizlere yol gösteren bir rota, karanlık gecelerde adeta bir kutup yıldızı, yolda kalanlar için bir haritadır. En önemlisi ise neler yapmanız gerektiğini harfi harfine bilirsiniz. Hedefsiz olan insanlar ise daha yolun başında yorulup, pes ederlerler. İstedikleri başarıdan vazgeçerler.

undefined

Başarı yolunda gemileri yakmak da, o gemide gidilecek rotayı çizmekte bizim elimizde. Hani o “Sen mi yapacaksın? Başaramazsın! Yapamazsın!” diyenlere de başarımızla cevabını vermek de bizim elimizde. Yeter ki kendimize inanmak için kendimize fırsat verelim. Gerisi zaten çorap söküğü gibi gelecektir.

Bir yorum

Selin için bir cevap yazın Cevabı iptal et

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.