PDR Gazetesi

KARNESİ NEDENİYLE VERİLEN TEPKİ ÇOCUKLARI NASIL ETKİLER?

2019-2020 Eğitim-Öğretim yılının ilk dönemi 17 Ocak 2020 itibariyle sona eriyor. Öğrencilerimiz, 03 Şubat 2020 Pazartesi günü başlayacak olan ikinci döneme kadar haftasonları ile birlikte onaltı gün tatil yapacaklar.

17 Ocak Cuma günü, öğrencinin birinci dönem akademik performansına yönelik notlarını ve devamsızlık durumunu içeren karneler verilecek. Bu noktada karnenin öğrencinin notlarını içeren bir tür istatistiki belge olduğunu ve başarılı ya da başarısız olarak değerlendiren öğrencilerin duygusal dünyalarının, motivasyonlarının bu belgelere yansımadığı, notlar yoluyla yalnız akademik yetenekleri konusunda öngörüde bulunulabileceği, dolayısıyla karnelerin çocukların gizil yeteneklerini içermediği unutulmamalıdır.

Ailem Bana Ne Demek İstedi

Çocuklar; çevrelerinden gelen dönütleri önemser, kendilerine verilen tepkileri değerlendirip duygu ve düşünce dünyalarında yorumlamaya çalışırlar. Karnelerine verilen tepkiyi, bir mesaj olarak algılarlar. Karneye dair dönüt; çocuğun duygusal dünyasında bir değerlendirme süzgecinden geçer.

Başaramazsam Aileme Rezil Olurum!

Başarı ya da başarısızlığın nasıl değerlendirildiğinin çocukların dünyasında duygusal olarak etkilerinin olacağı göz ardı edilmemelidir. Karne notları yüksek öğrenciye verilen abartılı dönüt ve hediyelerin öğrenci için ‘ailem beni başarılı olduğum için seviyor’ şeklinde bir düşünce geliştireceği bilinmelidir. Öğrenci, başarısına dönük yüceltici, başarıyı adeta törenleştirici tepkiler karşısında kendine asla başarısız olma hakkı vermeyecektir. Bu durum, okul psikolojik danışmanı olarak sıklıkla karşılaştığımız gibi ‘notlarım hep 90’ın üzerinde olmalı’, ‘Matematik’ten 75 aldım, eve gidemem, annemin yüzüne bakamam’ şeklinde düşünceleri ve öğrencide ‘notlarım düşerse aileme hesap veremem’ biçiminde kaygıları beraberinde getirecektir.

Bu sebeple başarılı bir karne için öğrenci tebrik edilip ‘çalıştın ve çalışmanın karşılığını aldın, seni tebrik ederim. Başarın beni mutlu etti ama unutma her zaman en yüksek notları almak, çok başarılı olmak zorunda değilsin. Nasıl bir öğrenci olursan ol, seni seviyorum’ şeklinde bir dönüt verilmelidir.

Eyvah Karnem Kötü! Ben Kötü Bir Çocuk muyum?’

Öğrencinin düşük notları karşısında fiziksel ve duygusal şiddete başvurulmamalı, çocuğa ya da gence tatili zehir edecek cezalandırmalarla bir tür saldırganlık uygulanmamalıdır. Bu durum, öğrencinin duygusal dünyasında örseleyici bir yaşantı olabileceği gibi bir sonraki karne döneminde öğrencinin bazen çok üzücü sonuçlara varacak biçimde, daha önce yaşadığı stresten kaçmak için çabalamasına sebep olabilir. Karne günleri çocuk için adeta bir sendroma çevrilmemeli, bu konuda dikkatli olunmalıdır.

Başarısızlık karşısında aşağılanmak, azarlanmak ve cezalandırılmak; çocuğun aileye olan güvenini sarsabileceği gibi, aileye yalan söylemek, derslerden tamamen uzaklaşmak, motivasyon kaybı yaşamak gibi sonuçlar da doğurabilir.

Karneyi Öğrenci Aldı Ama…

Karneden bahsedildiğinde, bir karnenin yalnız çocuğun değil aslında ailenin olduğu gerçeği hatırlatılmalıdır. Öğrencinin gerek yüksek başarısında gerekse akademik olarak yetersizliğinde aile kendini, öğrenciye ve öğrencinin başarı veya başarısızlığına karşı tutumunu sorgulamalıdır. Örneğin; mükemmelliyetçi bir aile içinde çok yüksek notlar çok yüksek kaygılarla mı alınıyor; ‘komşunun çocuğuna bak,bir de bizimkine!’ şeklinde sürekli başka çocuklarla kıyaslanan bir öğrencinin ders çalışma isteği mi kırılıyor, hedefler çocuğun mu yoksa anne veya babanın hedefleri mi, öğrencinin dönem boyunca gösterdiği düşük performanstan ailenin haberi var mıydı… gibi soruların cevaplanması önemlidir.

Karnesi nasıl olursa olsun, çocuklarımız değerlidir. Her biri, biriciktir, özeldir. Öğrencilerimizin bazı notlarının çok iyi, bazı derslerinin daha düşük performanslı olması normaldir. Daha da önemlisi; ara tatilde dinlenmeleri ve tatil yapmaları onların hakkıdır. Lütfen karneleri, yüceltmeyin ya da karne için çocuklarınızı kaybetmeyin!